Ah Be Alfredo! Ne Çektirdin Şu Violetta'ya!

Antalya Devlet Opera ve Balesi, Verdi'nin "La Traviata" eserinin son iki temsilini 9 Aralık Salı ve 11 Aralık Perşembe akşamları saat: 20.00'da sahneleyecek. Paris çevresinde geçen eser, aşk ve suçluluk duygusunun heyecanlı, neşeli ve dramatik melodilerle işlenmesi ile seyircisini ilk andan itibaren etkisi altına almayı başarıyor. Bir yanda Paris'in eğlenceli dünyasından kesitler sunan eser müzikleriyle de bu dünyayı daha da canlı bir şekilde seyircisine hissettirirken diğer yandan madalyonun diğer kısmını, yani bu hayatın trajik yönlerini gözler önüne seriyor.

Recep AYYILMAZ tarafından sahneye konulan eserin, orkestra şefliğini Artem MAKAROV üstlenirken, dekor ve kostüm Çağda Çitkaya, koreografi Kürşat Kılıç, ışık ise Mustafa Eski imzasını taşıyor. Eserde Göksay YARAN “Alfredo” ve Nurdan AYDIN “Violetta” karakterlerini canlandırırken, Serhat KONUKMAN “Germont”, Arzu AYDOĞDUMU “Annina”, Fatih ŞANAL “Gastone”, Ebru KAPTAN “Flora”, Engin SUNA “Dottore”, Alaaddin ATASEVEN “Marchese”, Toygarhan ATUNER “Barone”, Metin YAKAR “Servo”, Zafer İŞGÖREN “Giuseppe” ve Yalçın ÜNSAL “Komisyoner” rolleri ile sahne alacaklar.

ESER HAKKINDA:

Giuseppe Verdi'nin bestelediği Francesco Maria Piave'nin libretto'sunu yazdığı 3 perdelik opera eseridir. Alexandre Dumas, fils'in 1848 yılında yazdığı Kamelyalı Kadın romanını temel almıştır. İlk defa 6 Mart, 1853 tarihinde Venedik'de Teatro la Fenice tiyatrosunda oynanmıştır. 'La Traviata' başlığı doğru yoldan çıkmış (kötü yola sapmış) kadın anlamındadır.

Opera hazırlanmaktayken libretto yazarı Piave ve besteci Verdi orijinal hikâyenin yazarı Dumas, fils gibi zamanın çağdaş (19. yüzyil ortası) olmasını istediler;fakat eseri sipariş veren yapımcı La Fenice Tiyatrosu eserin geçmişte (yaklaşık 1700 yıllarında) olmasında ısrar etti. Fakat 1880lerden sonraki yapımlarda hep besteci ve librettocunun isteğine uygun olarak 19. yuzyil zaman olarak uygulanmaktadır.

Bu eserde 1853 ve Mayis 1854'de II. Perde ve III. Perde'de bazı değişmeler yapılmış ve yeni verziyon yine Venedik'te fakat Teatro di San Benedetto'da ilk defa temsil edilmiştir. Sonraki yapımlarda genellikle bu revize edilmiş şekliyle eser oynanmaktadır. Şimdi bu opera çok popülerdir ve bütün dünya opera evlerinin reperatuvarlarında vazgeçilmez bir eser olmuştur. Opera America listesine göre Kuzey Amerika'da en çok sahneleye konulan 20 opera arasında (Madam Butterfly ve La boheme operalarindan sonraüçüncü sırayı almıştır.Türkiye'de ise ilk kez 1954 yılında Ankara'da temsil edilmiştir.

LA TRAVIATA

Eserin Konusu

I . PERDE

Paris gece hayatının tanınmış kadınlarından biri olan Violetta Valery'nin evinde zengince döşenmiş bir salon görülür. Violetta'nın etrafı hayranlarıyla çevrilidir. Genç kadınla öteden beri içten ilgilenen Alfredo Germont da, dostlarının aracılığıyla bu topluluğa katılmayı başarmıştır. Bir aralık genç kadınla yalnız kalan Alfredo, büyük sevgisini ona heyecanla açıklar ve karşılık bekler. Violetta, Alfredo'nun aşkıyla önce alay eder; çünkü kendince güvenilir bir aşk olmadığı kanısındadır ve gerçek aşkı hiç bir zaman tatmamış olduğu için de, Alfredo ile yakın bir ilişki kurmaya lüzum görmez. Fakat Alfredo'nun ısrarına da dayanamaz ve ona, çok sevdiği çiçek olan kamelyadan bir tane verir; çiçek solunca gelmesini söyler. Alfredo büyük sevgisini Violetta'nın nihayet anlamış olmasının mutluluğu içinde oradan ayrılır. Misafirler gittikten sonra yalnız kalan Violetta, o zamana kadar sadece erkeklerin yararına hayatıyla oynanmış olmasından acı acı yakınır, hayatına başka bir yön vermeye ve yalnız Alfredo ile yaşamaya karar verir. Violetta, sonradan kafasını kurcalayan bazı düşünceler yüzünden, bu kararını uygulayacak gücü kendinde göremez.; Alfredo'nun dışarıdan duyulan hüzünlü aşk şarkısı Violetta'nın kararsızlığını gidermekte yardımcı olur.

II . PERDE

Violetta'nın Paris'e yakın bir yerdeki yazlığının bahçeye bakan salonu görülür. Violetta, Alfredo'nun aşkına inanmış, Paris'in gürültülü hayatından koparak, Alfredo ile birlikte, burada baş başa yaşamaya karar vermiş, ikisi de, yalnızlığın sessizliği içinde, yaşantılarını bir arada sürdürmeyi uygun görmüştür. Violetta'nın hizmetçisi Annina, giyimli olarak, kederli bir yüzle Alfredo'ya yaklaşır ve yazlıktaki geçimlerini karşılayabilmek için, Paris'e döner. Tam o sırada, eski arkadaşı Flora'dan danslı bir toplantı için davetiye alan Violetta, mektubu hemen masanın üstüne atar; fakat o anda yazlığa yaşlıca bir bey gelir ve Violetta'ya kendini Alfredo'nun babası olarak tanıtır. Babanın tek isteği, oğlunu Paris'te pek de iyi tanınmamış olan Violetta'nın elinden bir an önce kurtarmaktır. Baba, kısa bir görüşmeden sonra, Violetta'nın, oğlunun parasıyla geçinmediğini ve oğlundan maddi açıdan hiçbir vakit yararlanmamış olduğunu hayretle anlar. Babanın üzüntüsü yalnız Alfredo açısından değildir. Alfredo'nun kızkardeşi için duyduğu üzüntü de onun, gizlice Violetta ile konuşmasını gerektirmiştir. Çünkü kızının, kendi seviyesine uygun bir gençle evlenebilmesi, ancak ağabeyinin, Violetta ile ilişkisini kesmesine bağlıdır. Alfredo, bu konuda kesin karara varamadığı için, babası Violetta'nın ayağına kadar gelmiş ve oğlundan elini çekmesini rica etmiştir. Halbuki, Violetta, verem olduğu için, günlerinin sayılı olduğunu bilmektedir ve hayatının son günlerini Alfredo'nun yanı başında tüketmeyi tercih etmektedir. Fakat babanın ısrarı, Violetta'yı kararını değiştirme yolunda etkiler ve genç kadın, ölümü pahasına da olsa Alfredo'dan ayrılacağını babaya kesinlikle vaat eder. Bu durum karşısında içten sarsılan baba, kamelyalı kadında bile asil bir ruhun bulunabileceğine inanır ve ona hayranlığını açıklamaktan kendini alamaz. Bunun üzerine Violetta, arkadaşının davetine olumlu yanıt verir ve akşamki davete katılacağını bildirir. Violetta, Alfredo'ya bir mektup yazar ve sebep göstermeden ayrılmak zorunda olduğunu açıklar. Tam o sırada Alfredo içeri girer. Violetta ona aşkına inanmasını söyler, onu kucaklar ve içten gelen bir ayrılık bakışıyla çıkar gider. Uşak Alfredo'ya bir mektup uzatır; baba da oğluna yaklaşarak, onu güzel sözlerle eve döndürmeye çalışır. Mektubu okuyan Alfredo, neye uğradığını anlamaz; masanın üstündeki davet mektubunu okuyunca da büsbütün çileden çıkar, içini bir kıskançlık alevidir kaplar ve fırladığı gibi, akşamki eğlencenin yapılacağı eve koşar. Flora Bervoix'nın evindeki salon görülür. Maskeli dans henüz sona ermiştir. O anda Alfredo, içeri girer; herkes ona, Violetta nerede diye sorar. Alfredo, soru yağmurundan kurtulmak için hemen oyun masasına oturur; fakat Douphol'a ve Violetta'ya hakaret eder. Douphol, Violetta'yı korumak zorunda kalır; Violetta işlediği hatayı anlar. Douphol, Alfredo ile kavgaya tutuşacağı anda, misafirleri büfeye davet sesi, çatışmayı önler. Davetliler salondan çıkınca, Alfredo Violetta ile buluşur. Kıskançlıktan çılgına dönmüş bir halde, Violetta'nın kendisi için harcadıklarının bedeli olarak kumarda kazandığı paraları Violetta'nın önüne atar. Violetta düşer bayılır. O sırada Alfredo'nun babası salona girmiş ve olan biteni üzülerek görmüştür. Violetta'ya kaba davranmamasını Alfredo'ya ihtar etmiştir. Alfredo yaptıklarından duyduğu pişmanlığı dile getirirken Violetta da ona olan aşkını anlatır.

III . PERDE

Violetta'nın yatak odası görülür. Ölüm derecesinde hasta olan Violetta, yatağında uyumaktadır. Hizmetçi Annina da oturduğu iskemlede uyuyakalmıştır. Violetta su ister ve pencereyi açtırır. Doktor gelir, Violetta'ya pek yakında iyi olacağı umudunu verir; hizmetçiye de, yaklaşmakta olan ölüme hazırlıklı olmasını gizlice tembih eder. Alfredo'nun babası, Violetta'ya mektup yazmış ve oğlu ile Baron arasında geçen düelloda baronun yaralanmış olduğunu ve ruhundaki yüceliğe, düşüncelerinin temizliğine artık tamamen inandığı için, Alfredo'yu getirmek amacıyla baba oğul yola çıkmak üzere olduklarını bildirmiştir. Fakat Violetta, sağlık durumunu çok iyi bilmekte ve büyük bir hüzün içinde, ölümü beklemektedir. Nihayet Alfredo görünür; Violetta'dan af diler. Alfredo'ya olan aşkından, bir anda ölümü de unutan Violetta sevgilisiyle birlikte, gelecek üzerine umut dolu hayaller kurmanın hevesine kapılır. Hatta Alfredo'nun kolunda kiliseye yetişebilme çabasıyla ayağa kalkmak isterken, şiddetli bir krizle Alfredo´nun elinde son nefesini verir. Bu hazin olayı korkuyla izleyen baba, ölüme gelmiş olmanın acısı altında donup kalır.