Genç yeteneklerin konseri Boğaziçi Üniversitesi’ndeydi
Üstün yetenekli çocukları hep solist olarak yetiştiririz. Onları bir an önce oda müziğine özendirmek ise çok değerli bir görev.
Pekineller, uzun süredir Türkiye’de genç yetenekleri araştırıp onların yurtdışında üstün hocalarla, önemli okullarda eğitim görmelerini, konser olanağı bulmalarını, önemli yarışmalara girmelerini sağlıyor.
Uluslararası geniş çevreleri, bugüne kadar edindikleri güven, onların bir sözüyle nice kapıları açıyor. Bu sütunlarda ben de kaç kez onların projelerinden övgüyle söz ettim. “Uluslararası Ödüllü Gençlerimiz- Pekinel Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” projesinde bu gençlerin her girdiği yarışmadan ödülle dönmeleri de öyle kolay değil. Zira dünyadaki üstün çocukların müthiş yarışını biliyoruz. İşte Pekineller bir adım daha ileri giderek kendi deneyimlerini, kendi öğretilerindeki ipuçlarını onların kulağına fısıldıyarak çıtayı biraz daha yükseltiyorlar. Bunlar paha biçilemez öğütler. Her bir çocuğun kapasitesini saptayıp ona göre daha başarılı olması için gerekli ayrıntının üstünde duruyorlar. Gençler de böylece daha güvenle ve daha keyifle müziğe sarılıyorlar.
Geçen hafta Boğaziçi Üniversitesi’nde çalan ekibi küçücük yaşlarından beri izliyoruz. Elvin Hoxa ilk kez büyük müzisyen olan dedesi Server Ganiyev ile çaldığında 8 yaşındaydı. Şimdi onu bilge bir kemancı olarak dinlemek kıvanç verici. Diğer bir kemancı Veriko Çumburidze müzisyen bir ailede özene bezene eğitilmiş, üstün bir genç. O da Pekineller’in fısıltılarıyla müthiş bir ton elde etmiş. Kendine güveniyor ve çaldığı müzikten büyük zevk alıyor. Dorukhan Doruk viyolonselindeki güzel tonuyla, Veriko’yla tek nefes gibi anlaşmasıyla çok başarılıydı. Konseri baştan sona sırtlayan piyanist Yunus Tuncalı derin tuşesiyle ve coşkusuyla dinletinin belkemiği oldu.
Üstün yetenekli çocukları hep solist olarak yetiştiririz. Onları bir an önce oda müziğine özendirmek ise çok değerli bir görev. Oda müziği çalarken birbirlerini dinlemeyi, müziğin inceliklerini kavramayı ve yalnız kendilerinden değil birbirlerinden sorumlu olmayı da öğreniyorlar.
CRR’de Liszt şöleni
Geçen hafta Cemal Reşit Rey Salonu’nda iki gece art arda Liszt’in 19 adedi bulan tüm Macar Rapsodileri seslendirildi. Öncelikle bu programın düzenlemesini kutlarım. Keşke konservatuvarda okuyan piyanist adaylarımız ve piyano öğretmenlerimiz de gelip dinleseydiler bu konserleri. Her birisi birbirinden değerli Jozsef Balog, Fülop Ranki, Gabor Csalog gibi Macar piyanistlerin arasında Emre Şen de yer aldı. Büyük Macar besteci ve piyanist Franz Liszt’in torunları arasında Emre’yi “rapsodik” düşünceyi bilen, tuşların derininden Liszt’in coşkusunu yansıtan bir sanatçı olarak alkışladık. Gerek Pekineller’in gençleri gerekse CRR’deki şölenin içinde yer alan Emre, kültür dünyamızın karamsar günlerindeki umut ışıklarımız.
NOT: Geçen haftaki yazımda Cunda Adası teknik bir hata ile Junda olarak yazılmış. Düzeltir, özür dilerim.
7.5.2014 Cumhuriyet