YAŞAYIN GENÇLER: Bursa’ya Operayı Öğrenciler Getirdi

ERSİN ANTEP

Defter

İstiklal Marşı’nın Bestecisi ve 1934 yılına kadar tüm müzik kurumlarının da müdürü olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün; müziğin çocukların yetişmesindeki rolü yanında, operanın sanatsal açıdan ne gereğe cevap verdiği raporlarını titizlikle okumak gerekir. Zira okuduğunuzda, büyük şehirlerin büyüklüğünün, ancak tüm sanat ve kültür kurumlarının sağlıklı üretimleriyle sağlanabileceği anlaşılır. Üngör’ün anlattığı; Türk insanının kültürel birikimle nasıl bir ruh haline ulaşacağı yönündedir. O bakışla da, opera kurma için en uygun zamanın nasıl anlaşılacağını da, bir manada işaret eder.

1935 yılının Haziran ayında Bursalı bir grup, kılıklarını kıyafetlerini özenle hazırlamış, şapkalarını alıp Ankara’ya gitmişti. Devletin, Hükümetin neler yaptığını ilk ağızdan öğrenmek için bir olmuşlardı. Ankara’dakiler, onlara, onların gösterdiği özenden çok daha fazlasıyla ihtimam göstermişti. Bakan nezdinde ağırlanmışlar, projeler hakkında, çalışmalar hakkında brifingler verilmiş, tıpkı yabancı heyetlere uygulandığı gibi (Başkent’in en çorak topraklarına yapılan) Atatürk Orman Çiftliği başta olmak üzere fabrikalara, işletmelere, kültür kurumlarına geziler tertip edilmişti. Atatürk de haber göndererek bu memleket heyetini davet etmiş, resmi olarak kabul etmiş ve şereflerine davet vermişti. Bursa’ya samimiyetle ve saygıyla uğurlanmışlardı.

Kendi işini kendi gören, kendi harekete geçmeyi alışkanlık haline getiren ve Türkiye’nin en kalabalık şehirlerinden biri olan Bursa’da; birileri daha 1990’lı yıllarda üstüne vazife olmayan işlere kalkıştı. “Kalabalık” kavramının hasıl olduğu kentlileri, ortak kültür zemininde buluşturarak “Aynı Şehrin İnsanları” yapacak olan bir kurumu; Orkestra kurmaya girişti. Yaylıları ve nefeslileri ayrı ayrı; Belediye ve Üniversiteden talep etti. Sonuç mu? Oldu! Bursa Bölge Senfoni Orkestrası’nı kendileri kurdu. Sonra da rahmetli Hikmet Şimşek’in başının etini yiyerek Bursa’ya gelmesini sağladılar. Hikmet Hoca da, kurulan orkestranın misyonunu, vizyonunu saptayarak; kendisinden beklenecek bir işe girişti: kalıcılık bakımından Orkestranın Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanması için ayağa kalktı. Başardı! Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası sağlam bir temelde kuruldu, şehrin kıymetlisi, ülkenin gururu, ödül ve yeni işlerin adı oldu. Aynı Bursa daha sonra, alanın duayen isimlerinden biri; Prof. Koral Çalgan’ın peşine düştü. Ne yaptı etti, ikna etti. O’nun ağzından çıkanları harfi harfine uygulayarak Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nı kurdu. Henüz üniversite çağında öğrencisi yokken, en büyük öğrencilerin dahi Lise evresinde olduğu ilk yıllarında; Cemal Reşit Rey Konser Salonu başta olmak üzere çok değerli salon ve mevkilerde konser vermeye başladı. Bu büyük bir sürprizdi! Son yıllarda Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda yeni sanat dalları açıldı, pekişti, güçlendi.

Son 15-20 yıl içinde Bursa’da opera kurulması için girişimde bulunanlar olsa da karşıt olarak, kadrolu orkestrasının dahi “kadro birleştirme” yoluyla şehirden alınması yönünde idari işlemler uygulanmak istendi. Bursa Filarmoni Derneği dahi, kadrosu neredeyse haftalık konserleri sürdüremeyecek kadar azalan Orkestra’nın ayakta kalması için canla başla, kan ter içinde koşuşturarak, varlığını sürdürmesine destek oldu. Festival, turne vb. gibi istisnai vesileler dışında kimsenin aklına; Bursa’ya opera kazandırma fikri gelemedi. Gelenlerinki de destek bulup güç toplayamadı.

Bursa’da Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde (Merinos) 13 Nisan 2019 Cumartesi akşamı; Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Ana Sanat Dalı ve Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuarı Gençlik Senfoni Orkestrası’nın ortak projesi olarak; Mozart’ın “Don Giovanni Operası” sahnelendi. Alper Kazancıoğlu’nun sahneye koyduğu, orkestrayı Dağhan Doğu’nun yönettiği temsilde, Bursalı Uludağ öğrencileri, orkestra çukurunda; İzmirli Dokuz Eylül öğrencileri sahne üstünde, üç saate yakın ter döktü. (Geçen yıl da Bursalı Uludağ öğrencileri, Ankaralı Hacettepe öğrencileri ile sahneye Yarasa’yı koymuştu.)

(Tıp Fakültesi öğrencisinden ameliyat beklenmez, tanı ve tedavi kararı yetkisi yoktur. Tıp Fakültesi mezunu olup bir dalda uzmanlık öğrencisi olmaya hak kazanmışlardan da ameliyat beklenmez, alana dair tanı ve tedavi kararı yetkisi yoktur. Müzik eğitiminde de Lise ve Lisans, temel eğitim olarak kabul edilir. Uzmanlaşma; daha sonraki süreçte öğrenim olarak uygulanır. Konsantrasyon, kondüsyon, motivasyon vb. gibi pek çok kriter; profesyonel alana girmiş olan sanatçı adayından beklenir.)

Sanatsal değil, eğitsel bir sürecin göstergesi olarak değerlendirilmesi gereken 13 Nisan tarihli “öğrenim temsili”, üstün bir konsantrasyon, güç ve senkronizasyon ile alkışı hak etti. Ciğerleri açılmamış bir genç maraton koşucusunun beşinci yarışıyla, uzun süredir koşanın arasındaki gibi; nefes açısından dahi fark olması beklenirdi. Hoş görülmesi gereken bariz hatalar, aksama, unutma veya duraklama anları; bu beklenti alanının sınırları içinde kabul edilirdi. Ama olmadı…

Kazancıoğlu’nun tasarruflu dekor ve kostüm anlayışı içinde kimi sahnelerle Avrupa’daki temsillere göz kırptığı, orkestrada (dört kadar) pek az sayıda profesyonel takviyesiyle geçildiği ve boyundan, yaşından çok büyük bir orkestral rengin yayıldığı; alkışlanası bir temsildi.

Gitar almaya gittiğinizde dahi “öğrenci gitarı” ve “profesyonel gitar” şeklinde ayrı kategoriler olduğunu öğrenirsiniz. Profesyonelinin kalitesinde öğrenci gitarını makul bir bedele satın aldığınızda; öve öve bitiremezsiniz. Teknik ayrıntıları eğitmenlere ve öğretimden sorumlu üyelerle görevlilere saklayarak; Bursa’da, Bursa’nın evlatlarıyla, -bilet ücreti de ödemeden- öğrenciliği aşan bir seviyede, Mozart operası izlemek, üstelik de Don Giovanni gibi bir eseri takip etmek, ne keyifliymiş! Mozart, da Ponte’nin librettosunu seçerken, resitatiflere yer verirken, çarpıcı hikâyeyi müzikle vücuda getirirken neler düşünmüştü kim bilir, neler? Asıl önemli olan, bestelenişinden 230 yıla yakın süre sonra Don Giovanni’nin Bursa’da temsil edilmesiyle ilgili olarak; tarihsel, toplumbilimsel, teatral ve edebi yönden düşünülmesinin, emeği geçen ve destek veren herkesin ellerinin sıkılmasının gerekliliğidir!

Yaşayın gençler! Kimse sizden bir opera temsil etmenizi, hatta konser dahi vermenizi beklemiyor. Beklemeyen bir toplum olarak da, karşılığında size bu alanda gelecek de vaat edilemiyor. Ama siz bize bakmayın ve başarın! Başarınız bizi zorda bırakacak, operanın, resmin, heykelin yoğun olduğu bir yaşam için harekete geçmemiz için üzerimizdeki toprağı silkeleyecek!

Yaşayın gençler!

Durmayın, yorulursunuz! Sizin enerjinizle biz de kendimizi dinç hissedip koşarız!

Yaşayın gençler! Operayla, üreterek yaşayın! (Siz bize bakmayın!)

17.4.2019 / Müzikoloji Portalı www.muzikoloji.org


Yazarın Diğer Yazıları

  • BULGAR KORO ŞEFİNİN ÜÇ MUSTAFASI
  • Sevinç, Ağlama, Coşku da Müziğe; Koroya Dahil
  • AFYON’UN “CAKA”SI
  • DOKUNDUĞU; YILDIZ (CAKA)
  • YAŞAYIN GENÇLER: Bursa’ya Operayı Öğrenciler Getirdi
  • Çok Sinirlendim, Hoop Sinirimden Çıktım
  • Müzik Üniversitesi İçin Geçmişten Sayfalar...
  • CSO 190. Yaşını Kutladı
  • Bizde Davulcuya Verilecek Kız Yok
  • Daha da Çanakkale'nin 100.Yılı Yok
  • Vengerov Her İki Şapkası ile İstanbul'daydı
  • Kartopu
  • Robot Teo, Orkestraya Karşı
  • Bu Gece Tarihin Akışı Değişti
  • Müzik Psikolojisi
  • Meltem Cumbul Kendi Aşkını mı Anlattı!
  • İnanılmaz Bir Azim Öyküsü: Cam Çocuk Niyazi
  • Kültürel Yağları Eritelim
  • Devlet 'Devlet Sanatçısı'nı Unuttu!
  • Sizler Bizim Heykellerimizdiniz!
  • Ankara 1920'ler...
  • Fehmi Paşa Korusu Yandı, Sıra Varşova'daki Fehmi Paşa'da!
  • Önce Heykeller Yıkılır Sonra Sanatçılar
  • Polonya 600.Yılı Kutluyor, Peki Türkiye?
  • "Opera Bize Uygun Değil" Diyen Olursa Verdi Çarpar
  • Konuşturmadı!
  • Soma'da 'Geride Kalanlar'
  • İşsiz ve Sosyal Güvencesiz Sanatçıların "Sesli" Çığlığı
  • Antalya, Antalya Olalı Böyle Bir Şey Görmedi
  • Kültür Bakanı'na Katılıyorum
  • Bir 23 Nisan Böyle Geçti
  • Bir Düğün Olsa da Gerilsek
  • Sanat: Şehrin Boğduğu İnsanı Rahatlatacak Nefes
  • Belediyelerin Sanatla İmtihanı
  • Yetmez Ama Sanata Evet!
  • Gel Bakalım Donizet Bey!
  • 90 Yıl Önce Ankara'da...
  • Çok Başarılılar Ama Yakında Dağılacaklar
  • Yedek Parça ve Eğitim Merkezi
  • “TÜSAK” Değil Zaten “ULSAK”… Peki Bütçe Ne Olacak?
  • Sonradan Fark Edilen İktidardan Müjde ve Tüsak'a Dair Son Duyumlar
  • Gel ve Bir Daha Çal Camilo!
  • Bu da 'Fantastik Senfoni' Derbisiydi!
  • TRT Müzik mi 'Eğlence' mi?
  • Bu Çocukları Cumhuriyet Yetiştirdi
  • Nevşehir’de CSO, Evinde Gibiydi
  • İdil Biret’in Gurur Gecesi
  • Bodrum'da Angela Rüzgarı Esti
  • Genç Cumhuriyetin Kültür “Dayatması”
  • Türk Marşının Babası, Afganlar'ın Donizetti'si
  • Ankara'da Gençlerin Gecesi
  • Hiç Olmazsa Bugün Olsun Üngör’ü Unutmasak!