EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Besteci İlhan Mimaroğlu’nun ölümünün birinci yılı
* Güngör Mimaroğlu diyor ki: “Eğer bugün burada olsaydı, 90 kuşağını kendine çok yakın hissedecek, Gezi’deki gençlerin yanında olacaktı. Çünkü o hep gençti. Onu genç yapan her zaman çağının ilerisini görmesiydi. Geç ve genç ölmek isterdi.”
Bugün İlhan Mimaroğlu’nun (1926-2012) birinci ölüm yıldönümü. Dünyaca ünlü besteciliğinin yanı sıra “karşı görüş”ü içselleştirmiş bir düşünürdü. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden bir öğrencinin anıları kişiliğinin göstergesidir: “1957’de konuk konuşmacımız Mimaroğlu elektronik müziği tanıtacaktı. Müziği duyan öğrenciler kıkırdamaya başladı. Müdür onları susturmaya uğraşırken Mimaroğlu: Bırakın, ben tepkilerini duymak isterim, sessiz dinlemelerini değil, demişti.”
Galatasaray Lisesi’ni, Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş. Klarinetle müzik dünyasına girmiş, müzik yazarlığı ve radyo programcılığıyla caz ve yeni müziği tanıtırken kendini yetiştirmiş. 1955-56 yıllarında Rockefeller bursuyla Amerika’ya gidip, Columbia Üniversitesi’nde müzikoloji ve kompozisyon bilgisini derinleştirmiş, 1959’da New York’a yerleşmiş. 1966’da elektronik müzik konusunda “master” derecesini almış. Çağdaş Türk müziği tarihindeki yeriyse ilk kuşak bestecilere tepki olarak ortaya çıkan ikinci kuşağın içindedir.
Şimdi eşi Güngör Mimaroğlu’dan sevindirici bir haber aldım: Onca yıl yapıtlarını bestelediği Columbia Üniversitesi’nde “Mimaroğlu Arşivleri” adı altında bir reyon kuruluyor. İlhan’ın eserlerine ulaşmak isteyen bilginler, müzisyenler, tarihçiler, cok yakında buna imkan bulabilecekler. Bu kütüphane 12 milyon cilte ev sahipliği yapıyor.
Türkiye’de de Mimaroğlu arşivine MİAM kütüphanesinden ulaşılabilir.
Mimaroğlu, uzun yıllar Cumhuriyet Gazetesi’nin sayfalarını zenginleştirmiş bir aydınımızdı. Kimi bilgece dünyaya kafa tutan, kimi çocuksu bir yalınlıkla soru soran, aydınlatan, düşündüren yazılar yazmıştı.
Bestelerinde ise 1970’ten sonra siyasal konulara yönelmişti. Caz ve klasik müzik tarihi üstüne yazdığı kitaplar bir yana gündelik deneyimlerini kaleme aldığı Günsüz Günce, Ertesi Günce ve Geldim, Gördüm, Geçtim, Gittim gibi kitapları PAN Yayıncılıktan yayımlanmıştı. Bu yayınlarda çağımız müziğine yön vermiş nice ünlü sanatçı Mimaroğlu’nun yaşamına karışmış sıradan insanlar olarak karşımıza çıkar. Ertegün kardeşlerle yaklaşık 30 yıl çalıştığı Atlantic Plak şirketinde, bugün tarihe geçen albümler üretti. Onun yapıtları da İdil Biret, Meral Güneyman, Doris Hayes, Charles Mingus, Freddie Hubbard, Janis Siegel gibi yorumcular tarafından kayda alındı.
2000li yıllara doğru hâlâ geleneksel yöntemleri kullanan bestecilerden “Halka yaranmak için geçmişe sığınanlar” diye söz eder, “Beethoven, Mozart, Shakespeare’e körü körüne tutulanlar”ı acımasızca eleştirirdi. Onun toplumsal duyarlılığı yansıtan pek çok özdeyişinden biri: “Roma yanarken Neron keman çalarmış. Amerika batarken de Clinton saksofon çalıyor.”
Güngör Mimaroğlu diyor ki: “Eğer bugün burada olsaydı, 90 kuşağını kendine çok yakın hissedecek, Gezi’deki gençlerin yanında olacaktı. Çünkü o hep gençti. Onu genç yapan her zaman çağının ilersini görmesiydi. Geç ve genç ölmek isterdi.”
17.07.2013 Cumhuriyet