EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Geçen hafta Hürriyet gazetesinde İhsan Yılmaz yazmış: “Uluslararası özellikler isimlerde kaldı”, diyor. Nice festivalimizin artık sadece yerli topluluk ve solistlerle yapılmakta olduğuna değiniyor. Doğru bir saptama. Oysa bu festivaller böyle mi başlamıştı? Hele Aspendos’un o görkemli ortamında ne kadar etkileyici opera ve bale temsilleri izlemiştik! Kocaman tiyatronun yarısı yabancı olmak üzere tıka basa dolu olduğu günleri anımsarım. O sıralarda bütün festivallerimiz Uluslararası Festivaller Birliği’ne girebilmek için, yüksek düzey tutturmak yolunda, adeta birbirleriyle yarışıyordu. Derken devlet kurumlarının başına gelenler kendi zevklerini ve kayırdıkları kişileri, hatta besteci-yöneticiler kendi yapıtlarını öne çıkardılar. Son izlediğim Aspendos temsilinde yarısı bile dolmamış tiyatroda, çekirdek çıtlatanlar ve cep telefonlarıyla, durmadan selfie yapanlar çoğunluktaydı. Şimdi programa bakıyorum: 3 Eylül’de başlayacak festivalde toplam 7 etkinlik var: 2 opera temsilinin birisi Antalya’nın Carmen’i, diğeri de Varna’dan gelen Aida. Gerisi 3 bale ve 2 konser, hepsi yerli.
Bu yıl yabancı sanatçıların terör korkusuyla konserleri ertelemeside nice organizasyonu etkiledi. Böylece “uluslararası” festivaller yerli topluluklarla sunulmakta. Ama yine de kötümser olmamak gerek: Kimi festival kendine özgü kimlik yaratmayı başarıyor: Örneğin Ankara Festivali genç sanatçılara kapılarını açtı. Bu yıl açılışı ve kapanışı, yüksek bir enerjiye sahip olan Ankara Gençlik Senfoni Orkestrasıyla yaptı. 15.Mersin Festivali de son altı yılda düzenlediği beste yarışmasıyla ve büyük korolarıyla özellik kazanıyor. Genç bestecilere, yörenin tarihiyle özleşen yapıtlar için çağrı yapıyor. Seçici kurul ise Mersin halkı. Bu yıl “Yumuktepe Höyüğü” için önceki gece yapılan beste yarışmasını aynı zamanda fagotçu olan Eray İnal (1986)kazandı.
Şimdi yaz sonuna dek önümüzde İstanbul Müzik Festivali, İstanbul Opera ve Bale Festivali, İzmir Müzik Festivali, Bodrum Bale Festivali ve Turgut Reis D-Marin Festivali var.
Pekinellerden bir saptama
Geçen haftaki yazımda Pekineller’in gençlere ve müzik eğitimine verdikleri desteği övmüştüm. Şöyle bir açıklama yollamışlar: “Burslar TEVİTÖL’deki (Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel lisesi) öğrenciler için değil, ‘Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler’ (DSGM) için verilmekte olup, yurtdışında en iyi hocalarla çalışabilmeleri, uluslarası yarışmalara katılabilmeleri ve konserler verebilmeleri için Tüpraş tarafından destekleniyor. TEVİTÖL’de ise müzik bölümümüzü bitiren, tüm Türkiye’den üç etapta seçilen üstün yetenekli öğrencilerin mezun olurken aldıkları notlar, yurt dışındaki giriş sınavlarında ekstra puan kazanarak burs almalarına kapı açıyor.”
Bu arada dünya sahnelerindeki genç müzisyenlerin yeni başarılarını da paylaşmışlar: Can Çakmur Litvanya’da “X. Uluslararası Balys Dvarionas”yarışmasında birincilik ödülü almış.Çellist Görkem Çiçek, “Valery GavrilinUluslararası Çello Yarışması”nda ikinci olmuş (birincilik ve üçüncülük kimseye verilmemiş). Kemancı Doğa Altınok, geçen yıl kazandığı birinciliğin ödülü olarak Odessa Filarmoni’yle OdessaFilarmoni Salonu’nda “Saint Saens’ın 3. Keman Konçerto”sunu büyük başarıyla çalmış ve önümüzdeki yıl için yeniden çağrı almış.
4.5.2016 Cumhuriyet