EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası 2009’dan bu yana bir görev üstlendi: Her yıl Leyla Gencer’in anısına onun ünlendiği operaları konsertant olarak sunuyor.
Sayısız gökdelenlerin ve alışveriş merkezlerinin her geçen gün biraz daha arttığı İstanbul’da görkemli operaları- baleleri sahneleyecek bir sahne yok. Atatürk Kültür Merkezi’nin kentin ortasında çürümeye terkedilmesi, büyüklerimizin evrensel kültürü hiçe saymalarının simgesi.
Şef Sacha Goetzel
Geçen akşam BİFO’nun AIDA temsilini Lütfü Kırdar Salonu’nda konser versiyonuyla izledik. Solistler orkestranın önündeki küçük alanda şarkılarını söylediler. Ne sahnelemeye ne dekora, ne de danslara yer vardı. Borusan İstanbul FilarmoniOrkestrası 2009’dan bu yana bir görev üstlendi: Her yıl Leyla Gencer’in anısına onun ünlendiği operaları konsertant olarak sunuyor. Bu yılın operası Aida’yı yine Yekta Kara sahneye koymuş ve yine o zengin hayal gücünü kullanmıştı: Leyla Gencer’in 1966’da Arena di Verona’da söylediği Aida’nın DVD kaydındaki görüntüleri yer yer sahneyle örtüştürmüştü. Sacha Goetzel yönetimindeki BİFO, Verdi’nin zengin orkestra tınısını duyarlılık ve ustalıkla yansıttı. Ciro Visco yönetimindeki Ulusal Santa Cecilia Akademi Korosu güzel sesleri ve ses dinamiklerine saygısıyla çok ayrıcalıklıydı.
Başroldeki solistler dünyanın en önemli sahnelerinden getirtilmiş “Aida” uzmanlarıydı: Aida rolündeki zenci soprano Latonia Moore ses rengiyle, gürlüğüyle ve yorum özelliğiyle devleşti. Ermeni mezzo soprano Stella Grigorian Amneris rolüne duyarlı bir yorum getirdi. Tenor Antonello Palambi sıcacık sesi ve oyunuyla dikkat çekti. 2000 yılında Leyla Gencer Şan Yarışması Özel Ödülünü kazanan Gürcü bariton George Cagnidze, Amonasro rolünü enerjik sahnesi ve güzel sesiyle çok başarılı söyledi. Yekta Kara her zamanki gibi bizim sanatçılarımızı da bu dev kadroyla kaynaştırmıştı: Kenan Dağaşan gibi deneyimli bir operacımızla, Göktüğ Alpaşar, Ali Murat Erengül gibi pırıl pırıl sesleri de bu kadro arasında izledik. Genç sopranomuz Gülbin Günay ise kısa, ama çarpıcı şarkısıyla çok etkileyiciydi. Leyla Gencer doğallığın sırlarını keşfetmiş bir operacıydı. Aida, on bir yıl boyunca İtalya’da onunla özdeleşmiş bir opera. Leyla Gencer’in tekniğinde sesin kendi doğallığı içinde akışı çok önemliydi. Güzel şarkı söylemenin (Bel canto) bağırıp çağırmak, ya da akrobatik gösteriler yapmak olmadığını anlatmıştı.
‘Tutkunun Romanı’
Şarkının küçük ara-nefeslerle bağlı (legato) söylenmesini, duyarlı karşıtlıklarla anlam kazanmasını vurgulamıştı. Otuz yılı aşkın sanat yaşamında Erken Barok’tan 20. yüzyılın ortalarına dek geniş bir yelpaze içinde, sesinin tüm başrollerini oynamış ve efsaneleşmişti. Leyla Gencer’i daha iyi tanımak için Zeynep Oral’ın Tutkunun Romanı başlıklı kitabını bir kez daha öneririm.
Borusan Kültür Sanat gelecek yılki Leyla Gencer’i anma operasını da açıkladı: Bu kez yine büyük sanatçının özdeşleştiği bir başyapıtı, Bellini’nin Norma’sını sunacaklar.
20.5.2015 Cumhuriyet