Cenaze Marşının Düşündürdükleri

BORA BİLGİN

Aranje

bora@muzikoloji.org

Cenaze törenlerinde marş çalma geleneği bildiğiniz gibi Hıristiyan geleneklerindendir. Hatta bunu Hıristiyanlığın ilk yıllarına kadar götürmek imkânsızdır. Çünkü kilise kaynaklı çok sesli müzik ve buna bağlı müzik türlerinin gelişmesiyle besteciler bu alanda da eserler vermeye başlamış ve kendi cenazelerinde bu cenaze marşlarının çalınmasını vasiyet etmişlerdir. Bu tarihlerin başlangıcı aşağı yukarı 17 ve 18. Yüzyıllardır. Bu gelenek zamanla devlet ve halk tarafından benimsenerek uygulanmaya başlanmıştır. Hepimizin bildiği Polonyalı besteci Chopin’in cenaze marşını buna örnek gösterebiliriz. Batı ülkelerinden birçoğu Chopin’in bu cenaze marşını resmi cenaze törenlerinde kullanmaktadır. Ayrıca ünlü bestecilerden Mozart, Beethoven, Haendel, Mahler ve Wagner’inde bu alanda yazılmış eserleri bulunmaktadır.

   Ülkemizde de Chopin’in bu güzel eseri; resmi cenaze merasimlerinin vazgeçilmez ritüellerinden biridir. “Ritüel” diyorum zira başka türlü izahı mümkün değildir. Ethem Ruhi ÜNGÖR’ün Türk Marşları adlı eserinde Chopin’in bu cenaze marşının ilk olarak 1938 yılında Atatürk’ün cenaze töreninde çalındığı belirtilmektedir. Bu tarihten daha önce çalındığına dair bir bilgimiz yok ve bu fikrin kimden çıktığı konusunda da bilgi sahibi değiliz. 

   Bu arada adı geçen kaynakta belirtildiğine göre Cenaze Marşı yazan bazı Osmanlı ve Türk bestecileri mevcuttur. Bu bestecilere Dikran Çuhacıyan, Ahmet Yekta Madran, Nedim Otyam örnek olarak verilebilir. Son dönemde İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden Cengiz Ünal’ı da bu listeye ekleyebiliriz. Ayrıca Nedim Otyam’ın cenaze marşının teması olarak Itri’nin tekbirini kullandığını da eklemekte fayda var. Cengiz Ünal ise segâh makamında tasavvuf etkisinde bir cenaze marşı bestelemiştir. Görüldüğü gibi bizim bestecilerimizde konuya tamamen yabancı kalmamışlardır.

   Esas değinmek istediğim konu; Türk cenaze törenlerinde bu marşın çalınmasıyla ortaya çıkan karmaşık durumdur. Naaş musalla taşına konur ve imamın dile getirdiği bazı dualarla kabre doğru yönlendirilir. Tam bu esnada yani naaş, mezarlığa doğru götürülürken Chopin’in cenaze marşı askeri bando tarafından çalınmaya başlar. Az önce Müslüman-Türk inancına uygun olarak ve dualarla kabre gönderilen naaş, az sonra bir Hıristiyan marşıyla uğurlanmaktadır. Ayrıca Chopin’in bu cenaze marşının ilk iki ölçüsü; İrkin Aktüze’nin Müziği Okumak adlı kitabının ilgili maddesine göre kilise çanlarının vurgularını temsil etmektedir. Chopin bu marşı bestelerken kilise çanlarının vurgusunu tema olarak kullanmıştır. Açıkçası şimdiye kadar bundan haberi olmayan çoğu insanın; bu bilgiyi öğrendikten sonra konuya daha farklı bakacaklarına eminim. Ayrıca bir başka önemli konu; Hıristiyanlık topu topu 2000 yıllık bir dindir. Eğer biz bu cenaze marşını İslam karşıtı bir uygulama olarak ortaya koyuyorsak neden 6000 yıllık Türk adetlerimize göre bunu yapmıyoruz? Bizim Türk tarihimiz Hıristiyanlıktan çok çok öncedir. Dolayısıyla illa İslam dışı bir uygulama yapılmak isteniyorsa 2000 yıllık bir inanca göre defnedilmektense 6000 yıllık Şamanizm ritüellerine göre defnedilmek çok daha gurur vericidir.

   Cenaze merasimi öncelikle devleti ilgilendiren bir konudur. Halk zaten kendi inancına göre bu işlemi yüzyıllardır uygulamaktadır. Yani Anadolu’nun herhangi bir yerinde bir cenaze işlemi esnasında herhangi bir müziğin çalındığına şahit olmazsınız. Problem, devletin resmi cenaze törenlerinde ortaya çıkmaktadır. 1993 yılında hayatını kaybeden 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın cenaze merasimi örnek olarak verilebilir. Özal’ı tekbirlerle uğurlamak isteyen kalabalık; askeri bandoyu taş yağmuruna tutmuştur. Aynı durum özellikle Anadolu’da şehit cenazelerinde zaman zaman karşımıza çıkmaktadır.

   Şimdi bu kısa özetlemeden sonra bu konuda neler yapılabilir, ne gibi çözüm önerileri getirilebilir müsaadenizle madde madde arz edip toparlamaya çalışalım. Aşağıdaki maddelerden herhangi birisi çözüm olarak kabul edilebilir:

   1.      Halkın ve doğal olarak Müslüman-Türk toplumunun inanç hassasiyeti göz önünde bulundurularak resmi cenaze törenlerinden askeri bando kaldırılmalıdır.

   2.      Askeri Bando kaldırılmak istenmiyorsa ve bu bir teamül haline gelmişse o zaman bir Türk Cenaze Marşı belirlenmelidir. Milli ve manevi kültür değerlerimizi ihtiva eden bir marş besteleyebilecek yerli bestecilerimiz peki ala mevcuttur.

   3.      Ayrıca bu tür cenaze merasimlerinin sadece yüksek devlet memurları ve şehitlerle sınırlandırılması sağlanmalıdır. Zira İstanbul, Ankara ve İzmir’de (kuruluş amaçlarından farklı olarak) görevi sadece cenaze töreni yapmak olan bandolar mevcuttur.

   Arz etmeye çalıştığım bu konu ve yukarıdaki maddeler detaylı bir şekilde ele alınarak çözüm yolları geliştirilebilir. Bizim yaptığımız ilk hesapta bir problemi tespit çalışmasıdır. Umulur ki birilerine veya bir yerlere faydası olur. 

26 Ocak 2014


Yazarın Diğer Yazıları

  • Cenaze Marşının Düşündürdükleri
  • Bakın Elazığ Ne Diyor Bakanlığa